Ancak ne kadar seyahat ederseniz edin, ne kadar okursanız okuyun. Karmaşıklık bazen insanın göremediği en basit nokta, bilmediği bir dize, hiç seyretmediği film, dinlemediği bir tını olabiliyor. Hatta birbirine zıt olan kavramların arasını biz kainatın iki diğer ucu olarak tanımlarken, aslında iki uç noktanın birbirine ne kadar muhtaç olduğuna şahit olabiliyorsunuz. Çok zor değil inanın. Kainatın renk kartelası ne kadar karmaşık, ne kadar çeşitli olsa da bu kaotik düzeni algılayabilmek için bulutlara çıkan merdiveni şu an için kullanmanıza gerek yok. Sadece kısa bir tur ve karmaşadan bahsetmek için biraz vaktinizi alacağım.
Bu yazının altın sözcüğü "zıtlık"tan bahsettiğime göre seyahatimize başlayabiliriz. Öncelikle yanınıza almanız gerekenler bir adet beyin ve merak duygunuz. Gerçekten yaşıyorum diyorsanız zaten bunlar vazgeçilmez olanlardır.
2009'dan beri burada yazdığım denemelerin içeriğinden de anlaşılacağı gibi felsefi kavramlar, bilimsel buluşlar, görüşler ve toplum hakkında yazmaya ve onları genelde "hah belki kainatın varoluşu ile alakalı bir şey öğrenebilirim" motivasypnuyla yazıyorum. Her yazdığımı ele alıp inceleseniz, çoğunda benzerlik de, çelişki de bulursunuz. Günden güne benimle beraber fikirlerimin de değiştiğini görürsünüz. Her şeyin değiştiği, hiçbir şeyin 1 saniye sonra aynı kalamadığı gibi. Evet, yolculuğa işte tam da bu noktadan başlıyoruz. İlk anahtar kelime "değişim"...
"Aynı nehirde iki kez yıkanamazsın, bir daha girdiğinde ne sen sensin, ne de nehir aynı nehir"
Yani her şey değişir, akışır.. Evren değişir, akar, dönüşür. Her şey gibi. Heraklitos da kainatın zıtlıklar üzerinde durduğunu hatta her şeyin ateşten meydana geldiğini ve ateşle son bulacağını söyler. Nasıl ki ateş hiçbir zaman sabit kalamaz ise, varlık da öyledir der.. Zıtlıklar kainatı oluşturan dengeyi ifade eder. Biri olmadan diğer olmaz..
Ama Heraklitos yalnız değildir. Uzak Asya'ya buyrun.. Bir Budist rahibe sorsanız o da size kainatı böyle açıklayacaktır. "Dharmakaya her şeyin özüdür. Dharmakaya evrende her nesne ve olguda bulunur. Her şey Dharmakayadır. Nesneler aynı gerçekliğin farklı tezahürleridir. Ama bu, değişmez demek değildir. Her şey farklı gibi görünse de aslında aynı ve görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Hareket ve dönüşüm doğanın yapısında vardır. Gerçeklik, pek çok farklı şeyde tezahür etse de aslında tektir, birdir .
Gelelim Taoizm'e. Yani Çin topraklarına ayak basalım. O Budizm'den sadece metodoloji olarak farklıdır ve sadece felsefedir. Onlar doğadaki değişimi Yin ve Yang arasındaki dinamik ilişki ile açıklar. Ona göre iki uç tek varlığın illüzyonlarıdır . Taoizm zıtlık yok, sadece ilişki vardır der.. Taoizm, Dharmakaya gibi her varlığın özünde Tao vardır der . Tao kendilerine göre açıklanamayandır .
Yin-Yang
Nedir bu Dharmakaya ve Tao diye düşünmeye sevk etmiştir belki bizi bunlar. Şu ana kadar 2 ayrı coğrafyadan 3 ayrı kavramdan aynı konu üzerine bir şeyler okudunuz. Elde var, ateş, su, toprak... Neyse o malum espriyi yapmayacağım. Elde var Ateş, Dharmakaya ve Tao...
Taoculara göre her şeyin özü olan Tao açıklanamazdır. Aynı Kabalacılar gibi. Kabala demişken, eğer bu satırları okumaya devam edecekseniz İsrail'e geldiniz demektir. Kabala, ya da Kabbala, ebedi olan Tanrı ve sonlu olan kainatın arasındaki her ilişkiyi açıklamaya yarayan Ezoterik Yahudi öğretileridir. Onlara göre de Tanrı açıklanamazdır ve aynı şekilde gerçek olan da açıklanamazdır. Aynen Uzakdoğu felsefelerinin ortak olarak kabul ettiği gibi..
Belki de okurken diyorsunuz ki günümüzde bilim var, rasyonel düşünce var. Ve sonuçta her maddenin moleküler dizilimi farklı. Ve bir şeyler muhakkak açıklanıyor. Ne alaka ateşle suyla tahtayla?
O zaman sizi Avrupa'ya götürmek üzere biraz fiziğe maruz bırakacağım. Sonunda her şeyi umarım bağdaştırmış olacaksınız.
Belirsizlik ilkesi; bir mikroparçacığın davranışını asla kesin olarak bilemeyeceğimizi söyler. Hareket önceden belirli olsa bile..Yani, bir parçacığın momentumu ve konumu asla kesin olarak ölçülemez. Bir başka anlatımla sonuç daima gözlemcisine göre değişir. Mesela bir elektronun asla konumu saptayamazsınız. Yanlışım varsa buyrun düzeltin. Açıkçası karmaşa doğanın özündedir. Bir başka örnek için bakınız Schrödinger'in kedisi...
Belirsizlik ilkesi; bir mikroparçacığın davranışını asla kesin olarak bilemeyeceğimizi söyler. Hareket önceden belirli olsa bile..Yani, bir parçacığın momentumu ve konumu asla kesin olarak ölçülemez. Bir başka anlatımla sonuç daima gözlemcisine göre değişir. Mesela bir elektronun asla konumu saptayamazsınız. Yanlışım varsa buyrun düzeltin. Açıkçası karmaşa doğanın özündedir. Bir başka örnek için bakınız Schrödinger'in kedisi...
Ben nereye baksam farklı bir rengi, ancak aynı özü görüyorum.
Ateş, Dharmakaya, Tao, zıtlık, karmaşa ve belirsizlik.. Bunları şu an sırt çantamıza koyalım ve üzerine fermuarı çekelim. Yolculuğa devam ediyoruz. Ancak yola çıkmadan önce iki şey daha var. Biri eksiklik teoremi. Diğeri de kaos teoremi. Eksiklik teoremi matematiksel herhangi bir sistemin asla tutarlılığı olamayacağını söyler. Kaos teoremi ise gerçekliğin çok karmaşık ve asla bilinemeyecek olduğundan bahseder. Yani evrende her şeyi öğrenmenin bir yolu yok ve mutlaka bir şeyler saklı kalacaktır.
Taoizm, Budizm ve Kabala ne demişti?
Sırt çantamızda da Almanya'da yetecek bir şeyler olduğuna göre yola çıkalım. Almanya'daki amcayı görmeden olmaz. Einstein yine dil çıkarıyor..
İzafiyet teorisine göre, enerji ve kütle farklı durumlardaki aynı şeydir. Yani aynı şeyin farklı tezahürleri..." Zaman ve mekan ilişkilidir. Yani biri, diğerini etkiliyor. Nasıl ki izafiyet teoremi zaman ve mekan ilişkisinden bahsediyorsa kuantum mekaniği de madde, aynı anda hem dalga hem de parçacıktır diyor. Peki bunlar Taoizm'deki Yin ve Yang gibi değil mi? İki ayrı uç aynı gerçekliğin farklı tezahürleri...
Peki sıcağın olmadığı yere ne diyorsunuz? Işığın olmadığı yere? Sonuçta en basit kavramları da açıklarken birinin yokluğundan bahsediyorsunuz. Aynen yukarıda bahsedilen kavram ve teoriler gibi.
Peki gerçekten her şey birbirine bu kadar uzakken nasıl bağlı oluyor? O da şöyle oluyor...
İzafiyet teorisine göre, enerji ve kütle farklı durumlardaki aynı şeydir. Yani aynı şeyin farklı tezahürleri..." Zaman ve mekan ilişkilidir. Yani biri, diğerini etkiliyor. Nasıl ki izafiyet teoremi zaman ve mekan ilişkisinden bahsediyorsa kuantum mekaniği de madde, aynı anda hem dalga hem de parçacıktır diyor. Peki bunlar Taoizm'deki Yin ve Yang gibi değil mi? İki ayrı uç aynı gerçekliğin farklı tezahürleri...
Peki sıcağın olmadığı yere ne diyorsunuz? Işığın olmadığı yere? Sonuçta en basit kavramları da açıklarken birinin yokluğundan bahsediyorsunuz. Aynen yukarıda bahsedilen kavram ve teoriler gibi.
Peki gerçekten her şey birbirine bu kadar uzakken nasıl bağlı oluyor? O da şöyle oluyor...
Buyrun Almanya'dan Fransa'ya..
Nasıl ki insanların,toplumların, inançarın arası bu kadar uzakken nasıl oluyorda aynı öze farklı isimler verebiliyor. Neden kahramanlar değişse de hikaye hep aynı?
Aspect Deneyi!
Einstein ve arkadaşları yukarıda anlattığım belirsizlik kanununa bağlı olarak bir parçacığın nerede olduğu ancak gözlemciye göre değiştiği fikrine inanıyordu. EPR Paradoksu'nu öne sürdüler. Önceden bileşik olup sonradan ayırdığınız iki sistemi farklı iki kutuya koyun ve 1 km kadar uzaklaştırın. Kutuları sonra açın ve iç durumları aynıysa bu onların birbiriyle iletişime geçtiği anlamını taşır. Ancak Einstein, Podolsky ve Rosen ışık hızı asla geçilemeyeceğinden bunun olamayacağını söylüyordu. Yanıldılar.
1964 Cenevre'de, John Bell bu deney için bir taslak hazırlasa da bu deneyi gerçekleştiren 1984 Paris'te Alain Aspect'tir. Aspect belirli şartlar altında atomaltı parçacıklarının bir diğeriyle otomatik olarak haberleştiğini gördü.
1964 Cenevre'de, John Bell bu deney için bir taslak hazırlasa da bu deneyi gerçekleştiren 1984 Paris'te Alain Aspect'tir. Aspect belirli şartlar altında atomaltı parçacıklarının bir diğeriyle otomatik olarak haberleştiğini gördü.
Ama tabii ki bu Einstein'ın izafiyetinin yanlış olduğunu söylemez. Çünkü aslında iki parçacık birbiri arasında yolculuk yapmıyor. Onlar birbirlerine bağlı hareket ediyor. Çünkü onlar aslında farklı iki parçacık değil, aynı parçacık. Hani şu Budizm'de bahsedilen gibi.. Her şey görünmez iplerle birbirine bağlıdır ve her şeyin özü birdir...
"Her varlık zıttı ile kaimdir ."
Peki tüm bunlar bizim topraklarımıza yabancı mı? Hayır. Vahdet-i Vücud nedir bilirsiniz belki. Bizim sufilerin yaratılan ve Yaratanın tek kaynaktan geldiğini savunan görüştür. Yani Vahdet-i Vücud her şey Allah'ın yansıması ve sureti olduğunu savunur ve birdir der. Anadolu'ya geri döndünüz.Temsilcileri İbn Arabi, Şeyh Sadreddin Konevi'dir. Şu an Konya'dasınız. Daha fazla ayrıntı için Rumi ve Şems Tebrizi'yi ziyaret edebilirsiniz.
Tüm bunlar ; dünya, yaşayan yaşamayan her varlık, biz, milyarlarca ve milyarlarca sayıda galaksisi bulunan ve sürekli genişleyen tüm evrende bir parçacıktan başkası değiliz.
Ancak yukarıda anlattığım her kavram, kuram ve teorem aynı biz ve o bahsettiğim parçacıklar gibi aynı kaynağın tezahürüdür. Matematiğe de baksanız, sırtınızı Potala'ya da dayasanız, Semazenlerin dönüşüne, spermlerin akışına, ateş böceklerinin ve Şiva'nın dansına baksanız göreceğiniz evrenin yolculuğui dansı, ritmi veya renk kartelasıdır. Özü mutlak 1'dir. Hangi pencereden bakarsanız bakın. Eve hoş geldiniz. Aslında hiç gitmediniz ki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder