Anlatmak, gerçekten güzel cümleler kullanmak hep amacım ve susuzluğumdur.Her defasında yazılarımı bilimsel makale tadında yazamasam da, okuduklarımdan kazandıklarımı, önce kendi mantığımda kritiğini yaparak ve ilişkilendirerek, gerçekten bilmeye ve bunu paylaşmaya olan isteğimle yazmak istiyorum.Yazacaklarımı bütün gün yaşamadan yazamıyorum, yansıtamıyorum.Şimdi anlatacaklarım birbirinden çok farklı şeyler gibi gelebilir fakat, sizlere anlatacaklarımı ilişkilendirerek ve aynı kavramları birleştirerek, harmanlayarak bahsedeceğim.
-Şu son 1-2 yıldır kişisel gelişimin revaçta olduğunu fark etmişsinizdir.Aynı zamanda kişisel gelişimin mental birçok çeşidinle uğraşmak da mümkün oldu.-
The Secret” ile başlayan “olumlu düşün istediğin olsun” modası görsel medyada, yazılı basında, biraz ticari, biraz reyting kaygısı ile devam etmektedir.Bu trend ile birlikte şimdilerde şehirlerde “özel yaşam koçları”, “kuantum hocaları”, vb. sıfatlarla bu işi meslek edinen birçok insan çıktı karşımıza.Olumlu düşünerek ve inanarak bir şeyler başaranlar vardır mutlaka ki benim de anlatılanları yaparak istediğim bir şey gerçekten oldu. Hatta tavsiye ettiğim birkaç arkadaşımın da “oldu gerçekten” dediğini duydum.Ha tabi bu işin hocası değilim ama tecrübe edindim gibi bir şey diyebilirim.
Kuantum kelimesinin aslında birçok eş anlamlısı var, hatta bulaşık makinesi deterjanına ismini bile veriyor mübarek.Herkes “olumlu düşünme sistemi” denilen sisteme kuantum sistemi ya da kuantum fiziği adını veriyor.Hatta sadece kuantum diyen de var.İnşallah Cern fizikçileri kıçınla gülmüyordur bizlere.Aslında gülmemeleri lazım.Max Planck, Albert Einstein gibi bilim adamları yıllarını harcadığı bu alana, bizim ev hanımlarımız hatta Nişantaşı sosyetelerimiz gayet rahat evinde oturarak, çekirdeği ve çayı bir tarafta çözebiliyorlar bu tekniği.Yani aslında bizim halkımız için gayet “kek” bir alan.Yerseniz tabi.
Nedir Kuantum ?
Çok uzatmadan basit tanımına gireceğim çünkü yazımın ana teması kuantum değil.Kuantum, atom altı parçacıklarının fiziksel yapıları ve sistemlerini matematiksel olarak açıklama sistematiğidir.Kuantum, okuduğum bazı web sayfalarından öğrendiğim kadarıyla Kuantum Dünyası ile bizim gördüğümüz klasik dünya arasındaki kayıp halkayı aramaktadır ve bu fizik soyut ve sezgilere aykırı kavramları söz konusu eder.Ama Kuantum fiziğinin kolay anlaşılır bir faydasından söz edecek olursak nesnelerin rengini, atomların stabilitesini, yıldızların enerjisini ve tüm kimyasal reaksiyonları açıklama imkanı vermesidir.
Bu böyle iken halkımızın Kuantum adını bu düşünce tarzına vermesi The Secret kitabındaki profesör ve akademisyenlerin Kuantum fiziği ve kitaptaki “olumlu düşünce” mantığını sentezlemesiyle başladı.Yani tam ilişkiyi atom altı parçacıklarının belirli bir kütlesi ve izlediği bir yol ve yörüngesinin olmadığından feyiz alınarak onları yönetmeyle bağdaştırılması ile anlatabiliriz.Burada benim için Kuantum bu kadardır.Şimdi başlayalım Kuantum’u benzetmeye…
Vahdet-i Vücud (Varlık Birliği)
Ben daha önce Vahdet-i Vücud ‘tan bahsetmiştim bir denememde.Tekrar hatırlatmak gerekirse Vahdet-i Vücud, yaratanla yaratılanın tek varlıktan geldiğini ve “bir” olduğunu savunan görüştür.Yani Dünya’daki bütün varlıkların ve tüm evrenin Tanrı’nın yansımaları olduğu anlamını tanışır.
Panteizm (Tümtanrıcılık)
Evrenin bütününü Tanrı olarak kabul eden felsefi görüştür.Pantezim’de her şey Tanrı’nın bir parçası olarak kabul edilir, Tanrı her şeydir ve her şey Tanrı’dır.Tanrı doğada nesnelerde, insan dünyasında vardır.
Kuantum düşünce sistemi dedikleri sistemde biraz ilgilenenler bilecektir ki evrene teşekkür, evrene seslenme ve evreni istediklerimizin gerçekleşmesi doğrultusunda talepte bulunmak vardır.Ben bu konuya merak saldığımda öncelikle inanmaya başladım.Daha sonra her alanda pozitif olmak gerektiği gibi ben de olumlu düşünmenin gerçekten insana sağduyu kazandırmasının yanında hayallere ulaşabilmek için önemli bir araç olduğunu fark ettim.Sonra kuzenimden öğrendiğim kadarıyla beyaz bir kağıt üzerine, istediğim şeyi istediğim şekilde, en ince ayrıntısına kadar olmuş bir şekilde evrene teşekkür ederek yazıyordum.(örn:Evren sana beyaz bir son model otomobil verdiğin için teşekkür ederim.)Bu işi sadece istediklerime kavuşmak için yaptım ve inandım da.Yani evrene mektup yazdım ve teşekkür ettim.
Daha önce bir tespitim vardı ve geçen sene bu konuyla ilgili yazdığım denemede anlatmıştım.Her şeyin aynı sistemle, yani her varlığın bir yap-boz parçası olarak yaratıldığına dair bir tespitti bu.Hatta biraz bilime de bulaştırarak, atomun her varlık için yapıtaşı olduğunu hepinizin bildiği üzere eklemiştim.Açmak gerekirse eğer, varlıklardaki farklılıkları oluşturan bu atomların dizilimleri ve yapılarıdır.Evrendeki bu farklı renklerdeki, farklı türlerdeki, farklı yapılardaki hatta misyonlardaki varlıkların temel yapı taşları atom olduğuna göre, ben her varlığın kendinden bir parçasını bir başka varlıkta bulunduğundan bahsedebilirim.Bu beni 3 yola sokar.Birincisi Vahdet-i Vücud ile bilim örtüşür, çünkü her şey atomlardan oluşur.Yani kaynak birdir ve aynıdır.Evren de bir bütünse eğer, bütün varlıklar parçadır.Parçalar bütüne benzer ve bütünü oluşturur.Yani evreni oluşturur.İkincisi ise Kuantum düşünce sistemi dediklerindeki evrene sesleniş, bir nevi bütüne sesleniştir.Bu da parçanın bütündeki diğer parçaları harekete geçirme sistemidir.Yani bana göre parçamız olan diğer varlıklara bağlantı kurmanın tekniğidir.Üçüncüsü ise diğer anlattıklarımı kapsar.Yani bir İslami felsefe olan Vahded-i Vücud felsefesinin bahsettiği varlıkların, parçalar olarak evreni, yani Tanrı’yı oluşturduklarını bilimle ispatlayarak, Kuantum dedikleri düşünce sisteminin bunun dışında kalamayacağını, hatta bu konunun merkezinde olabileceğini göstereceğim.
Anlattıklarımı daha rahat kavramayı sağlayacak olgulardan söz edeceğim.Şems Tebrizi’nin Vahdet-i Vücud’u ortaya atan bir alim olmamasına rağmen, kainat ve evreni şu cümleleriyle açıklar : Kainat yek vücuttur, tek varlıktır.Her şey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır.Sakın kimsenin ahını alma, bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma.Unutma ki dünya’nın öteki ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir.Ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü güldürebilir.İlk cümle dikkatinizi çekmiştir.Şems Tebrizi evrenin tek vücut olduğunu bu şekilde açıklıyor.Şimdi dikkatinizi çekmek istediğim başka bir olgu da Şems Tebrizi’nin şu sözlerinde saklı : Şu dünya bir dağ gibidir.Ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir.Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır.Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır.Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında 40 gün 40 gece sadece güzel sözler et.Kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak.Senin gönlün değişirse dünya değişir.Aslında Kuantum dedikleri yeni moda düşünce sistemine Şems Tebrizi’nin 1200’lü yıllardaki sözleri Kuantum düşünce tekniğine ne kadar benziyor değil mi? Kuantumda evrene olumlu seslenme yok muydu? Peki ya İslamdaki şükür etmek? Kime? Birinde evrene, diğerinde Tanrı’ya.Vahdet-i Vücud’a göre, ikisi de aynı şey.
Parça olan, yani varlıkların en şereflisi olan insan, mükemmel ve kusursuz olan bir bütünün bir parçasıdır.Buna dayanağım şudur.Hicr suresinde 29. ayete dikkat : Hani Rabb’in meleklere , “ Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım.Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygıyla eğilin” demişti. Tanrı’nın kendi ruhundan insan bedenine üflemesi, kendinden bir parçanın insanda bulunması değil midir?
Evrenin kuralları parçada da bütünde de her yerde aynıdır.Sadece şekilleri değişiktir görebilene...
Yukarıdaki aşağıdakine benzer, aşağıdaki yukarıdakine...
(Bu yasa da Okultüzm'de insanın küçük bir evren olduğunu açıklar.)Parça olan, yani varlıkların en şereflisi olan insan, mükemmel ve kusursuz olan bir bütünün bir parçasıdır.Buna dayanağım şudur.Hicr suresinde 29. ayete dikkat : Hani Rabb’in meleklere , “ Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım.Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygıyla eğilin” demişti. Tanrı’nın kendi ruhundan insan bedenine üflemesi, kendinden bir parçanın insanda bulunması değil midir?
Evrenin kuralları parçada da bütünde de her yerde aynıdır.Sadece şekilleri değişiktir görebilene...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder