Anlamlı ve mutlu kılma çabaları ile geçen hayatı tasvir edebilecek nesnelere yoğunlaştım.Soyut olan bir şeyleri anlatmak için somut olan gerçekliklere başvurmak gerekebilir.Hatta yalanlardan gerçek çıkarmaya da çalışabiliriz.Semboller kullanırız hayatı anlattığına inanarak.Sonra onu yaşamadığımız hayatın bütününü anlatmaya çalışırız.Çabam burada bundan ibarettir.
Sırt çantasına benzetiyorum şu aralar.Hangi özgür ruhumun sırtıma alıp götüreceği bir şeyler olmasını istiyor, bilemiyorum.Sırtınızda pahası ne olursa olsun önemli olmayan, yükü ağır ya da hafif bir çanta taşırsınız.İçinde hayatınızı devam ettirebilecek materyaller olabilir.Bunlardan bize ağır gelenler de olacaktır ki ki yolun sonuna doğru yorulmadan gidebilmek için çantadan bazılarını feda edecek olmamız, vedalara alışık olmamızı gerektirecektir.Sırt çantasının içindekilerin ne kadar gerekli olup olmadığını anlamanın, yolun sonuna nasıl ulaşmak isteyip istemediğimizin kararını vermekle bağlantılı olduğunu düşünüyorum.Çantanın pırıltısı ve ihtişamının içindekiler kadar önemli olmadığını anlarız.İstediğimiz erdemlerin bizimle gelmesi, çantanın içindeki yükün ağır gelmemesi için gereksizleri yarı yolda ve gerekli zamanlarda bırakmakla gerçekleşebilir.
Çantanın büyüklüğü sizi tatmin edebilecek hayatın bedenine kalmış ya da omuzlarınızdaki ve bacaklarınızdaki kuvvete.İçindeki nesneleri değerli kılmak için bazen simyacı olacaksınız, bazen romantik, bazen filozof, bazen müşkülpesent.Müşkülpesent olmak daha değerli erdemlere sahip olmayı sağlayabilir ama bazen de kıymetini bilemediğimiz insanları ya da nesneleri kaybetmeye neden olacaktır.Bu da paradoksun babasını ince çizgi üzerinde cevaplamaktır.
Bir de sırt çantasının içindekilerin son kullanma tarihi geçmeden kullanmayı bilmektir bazen hayat.Son kullanma tarihinin de tüketilmesi gerekenler nesnelerde olduğunu bilmek de her şey için bu genellemeyi yapmamamız gerektiğini belirtir.Çantamızda taşıdığımızı ya kutsal hayat ağacının gölgesinde serinlerken kullanacağız ya da yaşam pınarından kana kana su içerken.Korkularımızı da içimizde taşırız.Korkuyla da sever, erdem sahibi olur, hatta yolumuz daha uzun olabilir.Maddesel kaygılara korku diyorsanız, kalbinizin de atıp atmadığını kontrol edebilirsiniz.
Neyin beraber taşınıp taşınamayacağını, neyin taşınacağını, zamanını, ne kadar miktarda taşınacağını kafatası çantanızın içindeki pamuk şeker bilebilir.Belki de pamuk şeker ile sırt çantası aynı şeydir.Belki de üçü de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder