17 Haziran 2013 Pazartesi

BÜYÜKLERİNE KARŞILIK VERME DEMOKRASİSİ - DEMO KRİZ



Bu ülkenin sürekli ısıtılıp ısıtılıp önümüze konulan demo krizi demokrasi. Sürekli verip de alamadıımız bir demokrasi, ayrıca üniversite yıllarımdan beri düşündüğüm bir sosyolojik bir konu da aile..

Sosyoloji ve sosyal psikoloji derslerimde sürekli milletlerin geleneksel özelliklerin yönetim biçimlerini kabullenmede çok büyük etkisinin olduğunun altı çizilirdi. İlginç. "Ne demekmiş acaba?" Mesela Almanların disiplinli aile yapıları ve yaşam felsefeleri Nazizm'in  Almanya'da oturmasını kolaylaştırmış diye de birkaç cümle görmüştüm. Mantıklıydı. O günden beri ne zaman gündemimizde demokrasi olsa ben de acaba bizim geleneklerimiz, alışkanlıklarımız, normlarımız bu yönetim biçimine uygun mu diye düşünüyordum. Sonra gözlemlemeye başladım. Acaba bizim halkımızın çoğunluğu hakkını aramasını bilen, sesini çıkarabilen bir kalabalık mı diye.. Saptadığım ve dolaylı bile değil direkt olarak insanların siyasi tutumların etkili gördüğüm birkaç şey var. Mesela bizim ailelerimizde( herkes için olmasa da çoğunlukla) büyüklerine karşılık verme lafı düstur edinilmiştir. Haklı dahi olup da kendini savunsan bu büyüklerine saygısızlık olarak adlandırılır, "dilin pabuç kadar" damgasını yersin. -Çocuk yaşta edinilen tutumlar kolay kolay değiştirilemez.- (Yine sosyal psikoloji dersimden bir cümle) Doğru. Bastırılarak, kendi düşüncesini açıklayamama gibi durumlarla kendi kişiliğine darbe alan birey, güce itaat etme gibi eğilimlerdir gösterir haklı olarak. Bu alışkanlıklar yüzünden kendine güvenemeyen, hakkını arayamayan bir nesil şu sıralar gözünüze çarpabilir. Ayrıca bunlara ek olarak güce tapma gibi bi eğilim de gösterebilirler ki gayet de ayan beyan ortada..

Büyüklerine karşılık verme dediler ve biz orda demokrasimize ilk darbeyi yedik.Kendi kendime söz verdiğim bir şey var "Asla karşılık verme" değil, "haklı olduğunu düşünüyorsan hakkını ara" diye telkinde bulunmayı düstur edineceğim çocuklarıma karşı. Çünkü karşınızdaki çocuk hakkını ne okulda arayabilecek, ne de başka yerde. Her zaman güce biat etme davranışını gösterecek istese de istemese de.. O yüzden demokrasi çarkına uyumu da zorlaşacak. 

Ayrıca şunu da duydum.- Kendi paranı kazanmadıkça siyaset yapıyorum deme.- Tabi. "Paran varsa konuşursun" zihniyetinin hüküm sürdüğü bir toplumda demokrasi ütopyadır bana göre. Böyle gerici bir zihniyet, böyle gerici bir salvo, demokrasiyi önce halkın kendi zihniyetinde pişiremediğini ve içselleştiremediğinin bir göstergesidir.

Yani kendi parasını kazanmadan adam yerine koymuyorsan, bu adamı sokakta direnmekten vazgeçiremezsin. 

Önce zihniyet, sonra hürriyet..



Hiç yorum yok: