24 Mart 2012 Cumartesi
Bugün Hangi Maskeyi Taksam?
Siz kaç kişisiniz? Bilmiyorsunuz.Dürüstsünüz, aynı zamanda yalancı, aynı zamanda çalışkan, entelektüel, idealist, haylaz, çapkın, sadık vb...Sabah yatağımızdan kalktığımızdaki ruh halimiz ile gün içinde değişen ortamlarımızla takındığımız ya da içinde bulunduğumuz ruh halimiz aynı mıdır? Ya da muhafazakar arkadaşlarınız yanında muhafazakar, hızlı yaşayan dostlarınız yanında avare, edebiyat seven kız arkadaşınız yanında entelektüel ya da mensup olduğunuz taraftar grubunun yanında holigan oluyor musunuz? Pardon kaç maskeniz var?
Yine bir kitap beni bu konuyu yazmaya itti.Kendimden parçalar bulduğum içindir belki bilemiyorum.Gözlemliyordum aslında çevremde.Yalnız değilim bence.Kitapta da bu konuyla ilgili anlatımlar görünce yine dayanamadım ve paylaşayım dedim.
Ben insanların yaşamak istediği ve yansıtmak istediği, kurguladığı ideal karakteri olduğuna inanıyorum.Sevdiğiniz birinin, hoşunuza giden özelliklerini ister istemez kendinize monte etmek istersiniz.Bir tane rol-model seçersiniz kendinize.Onun ya tüm özelliklerinin sizde bulunmasını istersiniz ya da en iyi özelliklerinin bulunmasını...Ama bir de siz varsınız.Kendi içinizde taşıdığınız ikizinizden biri.(Diğeri olmak istediğiniz ideal karakter.)Kendiniz ve idealiniz sürekli savaş halindedir.Tutumlarınız, davranışlarınız o ikizlerin arasında sorgulanır.Birinin daha çok hoşuna gider, diğerinin gitmeyebilir.Siz siz olamazsınız.Siz biz olursunuz.Siz ikiz olursunuz.Bunu bir de kozanızı yırtıp, çevreye açıldığınız zamanki karakterinizde görün ki siz üçüz, dördüz, beşiz olursunuz.Çünkü Rolling Stones dinleyen bir arkadaşınızla Rolling Stones dinleyebilir, fanatik futbol meraklısı olan biriyle fanatik olabilir, felsefe okuyan biriyle araştırmacı, hızlı yaşayan biriyle hovarda.Sırf kendinizi sevdirmek adına kendinize kazık atarsınız.Çok ilginçtir ki başkalarını memnun edebilmek için benliğimizi hiçe sayan bir eylemdir.Sırf aidiyet duygusunu hissedebilmek için bir grubun normlarını almak, sırf bir karşı cinsin kalbini ısıtabilmek için ortak konu bulmak, aslında hiç sana göre olmayan bir müziği dinleyince o sıfatı elde edebilmek için o müziği dinlemek kendi benliğimize ya da kendimize söylediğimiz en güzel yalanlarımızdır.Peki ya siz maskenizi taktınız ve yeni maskenizle, kendinizi kendinize ya da bir başka insana kabullendirme aşamasında şöyle bir yanıt alırsanız : Maskeni biğenmedım, bizimla değılsın! .İşte esas çelişkiler çorbası ve yalanlar sanatı karmaşık dünyanızda bu zaman başlıyor.İşte bana bunları yazdıran AKLINDAN BİR SAYI TUT kitabından alıntılar :
Hayatlarımızdaki en büyük acı, kabul etmediğimiz hatalarımızdan gelendir - bizim asıl kimliğimizle uyuşmayan hatalardır.Bize öyle zıtlardır ki, onlara bakmaya katlanamayız.Bir vücutta iki insan oluruz, birbirine katlanamayan iki insan.Yalancı ve yalancılardan nefret eden.Hem hırsız hem de hırsızlardan nefret eden.Bu savaşın verdiği acıya benzer başka bir acı yoktur.Bu acı, bilinç seviyemizin üzerine çıkar.Ondan kaçarız ama bizimle koşar.Nereye kaçarsak kaçalım, savaşı beraberimizde götürürüz.
Akıl ikilemler ve çelişkiler yığınıdır.Başkalarının güvenini kazanmak için yalan söyleriz.Gerçek kişiliğimizi birileriyle yakınlaşmak için gizleriz.Mutluluğu yakalamak için, mutluluğu kaçıran tercihler yaparız.Haksız olduğumuz zamanlarda haklı olduğumuzu göstermek için büyük çaba sarfederiz.
Anlaşma sağlama aşamasında Japonlar'ın Pearl Harbor'ı yerle bir edip savaşı net olarak başlattığı gibi, biz de kendimizle barışmadan, benliğimize kazık atarak hiç intikamı bitmeyecek bir savaşı başlatıyoruz.Bunları bir de başkalarınla barışı isteyip kendimizle en büyük savaşı başlatarak yapıyoruz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder