13 Aralık 2010 Pazartesi

Yeni Dünya Düzeni ve Politikaları



      Yeni Dünya düzeni ve politikaları hakkında bir çok kitap, belgesel okudunuz ve izlediniz.Ben okuduğum kitapları ve izlediğim belgeselleri de kaynak göstererek, altını çizdiğim bazı durumları, politikaları, oluşturulmak istenileni ve düzeni özetleyeceğim.

      Neden bir düzenden bahsediyorum?Şöyle ki, bu düzen dediğimiz şey ya da sistem, dünya ve vatandaşlarının yönetilmesi için vardır.Belirli kurallar sistematiği içerisinde çeşitli amaçlara ulaşmak için kullanılır.Politikalar uygulanır, propagandalar yapılır, insanlar uyutulur, düşündürülmez ve özendirilirler.Peki ya niçin?

      Dünyayı yönetmek tarihten bu yana en kolay dönemini yaşıyor.Çünkü bunun için savaşı, basını, ticareti, sanayiyi, sanal dünyayı, modayı, propaganda, özendirme ve uyutma amaçlarıyla kullanabilirsiniz.Bunları size günümüzden örneklerle açıklayacağım.

      SAVAŞ
      Savaşlar her zaman devletlerin toprak kazanımı için yapılmaz.Bölgede söz sahibi olmak, doğal kaynakları ele geçirmek ve bazı maddi kazanımlar için yapılır.Örnek olarak Amerika'yı verebiliriz.I. ve II. dünya savaşları dönemlerinde Amerika'nın kendine yeteceğinden fazla, satacağı petrolü de vardı.II. Dünya Savaşınının petrol satıcısı Amerika'dır.Burada dikkat çekilmesi gereken nokta II. Dünya Savaşının mağlubu Almanya ve Japonya'nın petrolü yoktur.Yani bu savaş sonucunda Amerika'nın bir taşla bir kaç kuş vurduğunu söyleyebiliriz.

     BASIN / MEDYA
     Bence en önemli faktörlerden beri...  İnsanoğlu okuduğunu, izlediğini, gördüğünü yazılı ve görsel medyadan sağlıyor.İnsana ulaşmanın en kolay yoludur basın.Fikirlerinizi değiştirebilir.Siyah gördüğünüzü beyaz gösterebilir.Suçluyu suçsuz, masumu suçlu gösterir.İran'ın İranda yaşayan Azerbaycanlı halka medya ve basın aracılığıyla yaptığı propaganda buna örnektir.Ayrıca günümüzde devlet menfaatlerine uygun olmayan haberler devlet güçleri tarafından engellenir, sansürlenir.

     Bu işin bir de medya boyutu vardır.Amerikan filmlerini mutlaka herkes izlemiştir.Dünyayı bekleyen tehlikeler karşısında her zaman Amerikan ordusu harekete geçer, dünyayı kurtarır.Bunlar Amerika'nın dünya halkına Amerikan sempatisi kazandırmak için yaptığı propagandalardır.Ayrca, eski tür Amerikan karikatürlerinde Amerika'nın İngiltereye karşı kazandığı bağımsızlıktan sıkça söz edilir ve kusursuz  bir zafer olarak ilan edilirdi.

     Şimdi düşüneceksiniz bunların "Yeni Dünya Düzeni" ile ne alakası var diye...Tabi ki bu iş sadece film ile gazete sansürüyle olmuyor.Bunun bir de uyutma amacı var.Hepimiz televizyonlarda,  internette yayınlanan eğlence programlarıyla ve eğlence etkinlikleriyle meşguluz.Para ödüllü yarışma programları, filmler, maçlar, diziler, eğlence ve kadın programları, müzik klipleri insanları oyalayan, düşündürmeyen, araştırmaya yöneltmeyen sadece yetinmemiz istenilen kadar bilgi servis edip bilgilendiren yayınlardır.Günümüzde dikkatinizi çektiyse eğer, internet üzerindeki sosyal paylaşım sitelerinde çok vakit harcayan genç nesilin okumak, araştırmak, düşünmek, sorgulamak gibi sorumluluklarının üzerlerinden alınmak isteniyor.Toplumun dinamiğini oluşturan genç nesillerin üzerinden bu gibi sorumlulukları almak, beyin takımının amaçlarına ulaşmakta kullandıkları en önemli ve etkili yollardan biridir.


      SANAYİ
      Sanayi ve ticaret, dünya ekonomi mekanizmasının en büyük çaplı dişlilerindendir.Günümüzde ulaşılan teknolojiyle birlikte gelişen sanayi, üretimini yapabilmesi için gereken hammaddenin artık ülke sınırları içerisinde kolayca elde edilebilen bir kaynak olması gerekmiyor.Devletler masa başında imzaladıkları anlaşmalarla hammaddelere kolayca ulaşabilir ve pazarlayabilirler.

      Hammadde arayışı sanayi devriminden sonra artarak emperyalist devletleri sömürgeciliğe itmişti.O dönemden bu yana bu sistem çok değişmedi.Hammadde ihtiyacı olan emperyalist ülkeler, ihtiyacı olan hammaddeleri gerek diplomatik yolla gerek savaş yoluyla kendilerinden hem politik hem askeri alanda güçsüz olan devletlerden temin etmeye çalışırlar.Amerika'nın Irak işgalinin sebebini hepimiz biliyoruz.Amerika'nın Ortadoğu üzerinde baskı oluşturması günümüzde halen süregelen hammadde açlığına en iyi örnektir.

      KÜRESELLEŞME
      Açıklamakta hiç zorlanmayacağım bir madde...Küreselleşme, değişmeyen tek şeyin değişimin kendisidir sözünün ispatıdır.Yaşadığınız zamanın değişen dinamiklerinin devletlerin, inançların ve bireylerin üzerine olan etkisiyle beraber dünyanın tek çatı altına benzer bir renge boyanmasıdır küreselleşme...Küreselleşme Çin'deki giyim tarzının Türkiye'de, Amerikan yemek kültürünün Avrupa'da, Avrupa eğlence anlayışının Asya'da yaşanmasıdır.Sadece ülkeler ve kıtalar arası değil, bölgeler arası, toplumlar arası herşeyin birbirine benzeme ve tek tip sonuçlar doğuracağı bir sistemdir.Bu sistem de kurallar ; değişim ve benzeşimdir.Değişim ve benzeşim kültürlerin birbirlerine olan yakınlığın teknolojiyle ya da herhangi bir unsur ile sağlanıp kitlelerin birbirine özendirilirek yapılır.Sadece kitlelere, inançlara, devletlere değil, yaşam alanlarına da küreselleşme zehri salınmıştır.Çin'de üretilen ucuz yapı malzemelerle son teknoloji mimari tekniklerle binalar ve yapılar  yapılıp ve modern şekillere uyarlanarak alışık olmadığımız, modernlik adı altında, ülkelerin kendi gelenekselliğini yansıtamadığı şehirler oluşturuluyor.Bu sayede kentin içinde yaşayan, sosyo-ekonomik olarak zayıf olan kesim kentsel dönüşüm projeleri ile şehir dışına itilip açılan yeni alanlara kurulan alışveriş merkezlerinin ve plazaların içine değişik ülke bayraklarını taşıyan markalar yerleştirilip ticaret alanları yaratılıyor.Bu sayede ne eski ticaret alanları, ne şehrin gerçek sahipleri, ne geleneksel ortamlar ait oldukları yerde kalabiliyorlar.

      Küreselleşmenin bireye etkisini anlamak çok basittir.Bunu görmek için sosyal paylaşım sitelerinde 3-4 gün arkadaşlarınızın 5 ayrı profilini gezseniz, fotoğraflarına, etkinlikerine ve bilgilerine göz atsanız, giydiklerinin benzerliğini, gittikleri mekanları, hobilerini, eğlence anlayışlarını çok rahat anlayabilirsiniz.Beni bu denemeyi yazmaya itenin zaten sosyal paylaşım sitelerinde gördüğüm benzerliklerin, değişmelerin, başka kültürlere olan özenmenin olduğunu söyleyebilirim.Artık herkes aynı yerlerde fotoğraf çektiriyor, modayı takip ederek aynı şeyleri giyiyor, aynı şeylere gülüyor, aynı yerlerde bulunuyor, aynı cümleleri kelimeleri kullanıyor.Bu şekilde dünya küreselleşiyor tabi bunun adı tek tip insan profili yaratmak  değil de küreselleşmekse...

     TÜM BUNLARIN ANLAMI NEDİR ? NEREYE GİDİYORUZ ?
      Aslında buraya kadar anlattıklarımın hepsi bizlere her dakika, her saniye yutturulan şeyler.Dünya'nın her tarafında yayınlanan yarışma formatları, güldüren, düşündürmeyen,  çok vakit harcamanıza neden olan aktiviteler vs... Bunların hepsi insanların hoş vakit geçirmesi içindir.Peki ya bakış açımızı değiştirsek ne görebiliriz diye hi düşünmediniz mi ? Sadece bunlar değil.Gözde markalar bu yılın modası "trendi" adı altında bizlere sunduğu ürünlerinden büyük kar sağlıyor.Bu sadece işin ekonomik boyutudur.Blue Jean bizim deyimimizle kot, Amerikan kültürünü (sözde kültür) yansıtan, özellikle Amerika'nın Teksas eyaleti insanlarının kullandığı bir giysi olmakla beraber yıllardır özendirilerek pazarlanarak bütün dünyanın  kullandığı giydiği bir giysidir.Sadece kot değil, "fast food" yemek alışkanlığı Amerikada doğup şuan dünyanın her yerinde çeşitli küresel markalarla sunulup, pazarlanmaktadır.Bunu da geçelim.Ya filmler, diziler ? Filmler diziler, yapıldığı ülkenin, türlerine göre, hayat tarzını, kültürünü, mimarisini, herşeyini sunar.İnsanların etkilenmesi sağlanır, özendirilir.Başka kültürler etkilenir ve erezyona uğrar.Benzeşme açığa çıkar.Bu sayede zincirleme bir halde toplumlar, kültürler birbirinden etkilenir ve benzer, benzeşir, tek tipliğe doğru ilerler.


      Kendi ülkemiz için, kendimiz için düşünüp öz eleştiri yapmakta fayda görüyorum.Artık kendi müziğimizi dinlemiyoruz, kendi dilimizi konuşmuyoruz, kendi ahlakımızı, örf ve adetlerimizi korumuyoruz (hatta bilmiyoruz), kendi mimarimizi kullanmıyoruz.Geriye ne kaldı peki ? Hiç bir şey... Para üzerine bir dünya  bizi bekler diyemiyorum çünkü böyle bir dünya üzerinde nefes alıyorum.Geç kalmış sayılmayız da diyemiycem çünkü halkın içindeki 10 insandan  sadece 2si 3ü bunların farkında...

      Ne var dünya tek tip olsa ? Herkes birbirinne yakın ve benzer olsa demeyin!Bunun sonucunda bir Hitler doğmayacağı ne malum ?

     Bunu bize dayatan kim mi ? Sanırım bunlar Dünya Bankası sahipleri, petrol şirketleri, silah tüccarları liderler...Piramit hiyerarşisi içerisinde incelersek sayılarına 30dan fazla diyemeyeceğim.Evet dünyayı yönetenler para, egemenlik ve kan isteyenlerdir.Hala durumun farkında değilseniz küresel kriz mavrasını yemeye , dedikodu ve Türk dizisi tadında belgeleri okumaya, takip etmeye devam edin.Durumu yine de anlamadıysanız paylaştığım şarkıya kulak verin.Saygılar.



Not: Ben bir şeyci, şekilci değilim.Sadece düşünen ve sorgulayanım.Denemelerimin hiç birinde bir görüşün bir kişinin ya da bir şeyin savunuculuğunu, reklamcılığını, yayıcılığını yapmadım..Durumun, gidişatın farkında olmak için birşeylere sahip olmak ya da benimsemek gerekmiyor.Beynimiz var; sorgulamak ve düşünmek için...

Hiç yorum yok: