27 Şubat 2013 Çarşamba

Zaman(ı) Görüşüm






Bir arkadaşımla deja vu hakkında yaptığımız sohbetin ardından, daha önceden düşündüklerim ve bildiklerimi yazmaya karar vererek defterime birkaç paragraflık notlar almıştım.İşte onlardan birkaçı..

Deja vu.. Yani daha önceden bir sahneyi, bir yeri, ya da bir anı yaşamış olma hissine kapılma olayıdır. Bunun böyle oluşu bana "gizem" çağrıştırıyor. Beni heyecanlandıran nokta ise kendi başıma gelen bir olayın yanı sıra hayatın aslında bir anda yaşanılıp bittiğini, bizim sadece bunu geç yorumladığımızı düşünmemdir.

Şöyle tasvir edeyim:

Zaman harekettir. Bir ok düşünün. Elmayı vurması için zaman lazım. Eğer hareket etmeden ok, elmanın içinde olsaydı zamana ihtiyaç olmayacaktı. Ve buna bir olay denmeyecekti.

Şöyle bir kısa film çekeyim:

Her şeyin aslında olup bittiğini aslında dünyanın söndüğünü, hayatların yaşanıp bittiğini, bir sonsuz hiçliğin(ya da sonsuzluğun) hüküm sürdüğünü düşleyin. Başlayıp ve bitişin arasında zaman kavramının olmadığını... Yani aslında olmadığımızı.Onun, bunun, şunun... Her şey bir anda varoldu ve bitti. Big-bang, Fransız İhtilali, 11 Eylül saldırıları vesaire vesaire...

Bu tarih çizelgesini, kronolijiyi geçmişten bu yana yaşarız ya da biliriz.Zihnimizdedir. Hard-disk'te...

Şimdi şunu düşünelim...

Bilgisayar belleğindeki tüm veriyi bir anda ekrana taşıyabilir mi? Yani her şeyi bir anda görmek?

Bence insan, hayatı bu şekilde yaşıyor.Aslında her şey oldu ve bitti. Ekrana daha anca yansıtıyoruz. Yani bu zaman kavramını insanoğlu gerçek hızından milyonlarca kez yavaş algılıyor, yorumluyor ya da hissediyorsa?

Deja vu olayına gelelim şimdi. Kendi şüphemdendir belki ama zihnin zaman karmaşası yaşayıp yaşanmış olanı bir anda hatırlaması olabilir mi? (-ki felsefede de bilginin aslında zihinde bulunduğu fakat hatırlamamız gerektiği ya da başka görüşlere göre de  sonradan öğrendiğimiz kıyasıya yarışan farklı kutuplardır) Bilimsel açıklamaları var tabi ama bilim de bir sonraki aşamaların şimdiki varsayımları değil midir? Bilim de zamana tutsak.

Başlangıçlar sonlanmak zorundadır. Çünkü canlı ve ya cansız her varlık zaman içinde hapsolmuş durumdadır. Hapsedilmişiz, maddi çevre ve fiziğimiz buna yenilmekte eskimekte ve ölmekle yükümlü...

Eskimeyenler peki soyut kavramlar mıdır? Gerçek sevgi? Başında onun da "gerçek" var. Yani bütün felsefenin en ucu...



Hiç yorum yok: